Prof.Dr.Ender YARSAN
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı
   
 

Süte Geçebilen Zehirli Maddeler

Prof.Dr.Ender YARSAN

 

Süte geçebilen bazı zehirli maddeler süt ve süt ürünlerinin halk sağlığı yönünden tehlikeli olmasına yol açarlar. Sütün uygun yöntemlerle işlenmesi sırasında bu maddeler büyük ölçüde yıkımlanırlar; ancak, küçük hayvancılık işletmeleri ve sütle hazırlanan ev yapımı ürünler yönünden bu konu önemini hala korumaktadır. Süte geçen, doğal nitelikte bitkisel kaynaklı birçok zehirli maddenin yanısıra, mikotoksinler, pestisidler, metaller, çevre kirleticileri, veteriner ilaçları da önem taşırlar.

Pestisidler
Özellikle organik klorlu insektisidler olmak üzere, pestisidlerden bazıları (karbamatlar, organik fosforlular gibi) süte önemli ölçüde geçme eğilimi gösterirler. Klorlu insektisidlerden özellikle DDT tüketici sağlığını ciddi biçimde etkileyecek miktarlarda süte geçer; Örğ 8 mg/kg miktarda DDT içeren otu yiyen hayvanların sütlerinde 3 mg/L, böyle sütlerden hazırlanan tereyağlarında da 65 mg/kg’a kadar insektisid bulunabilir. Organik klorlu bileşiklerden BHC, klordan ve dieldrin az, toksafen de önemsiz miktarda sütle çıkarılır. Pestisidleriden bazılarının sütte bulunmasına izin verilen miktarları TGKY’nde yayınlanmıştır (16.11.1997 tarih, 23172 mükerrer sayılı RG).

Metaller
Metaller içerisinde süte geçme özelliği yönünden en önemlileri bakır, civa ve tuzları, kadmiyum, kurşun ve selenyumdur; son madde yavrularda ve tüketicilerde zehirleyici olabilecek miktarlarda süte geçebilir. Aynı şekilde, kurşun da insan ve hayvanlarda yavruları için zararlı olabilecek miktarlarda sütle atılabilir. Metallerden bazılarının süt ve süt ürünlerinde bulunmasına izin verilen miktarları TGKY’nde yayınlanmıştır.

Çevre kirleticiler
Birçok çevre kirleticisi süte geçer ve atılır; bu yönden önemli maddelerin bazıları şunlardır: Bakır, benzo-a-piren, civa ve tuzları, 2,4-D, DDT ve türevleri, dioksinler, kadmiyum, hekzaklorosiklohekzan, hekzaklorofen, kurşun ve tuzları, manganez ve tuzları, PBB’ler, PCB’ler, stronsiyum ve tuzları gibi.

İlaçlar
İyon tuzağı ve pH dağılım hipotezine göre ilaç vb maddelerin bir kısmı meme bezini kolay geçerler ve sütle atılırlar; özellikle zayıf organik bazik maddeler (makrolidler, linkozamidler, gibi) sütle önemli ölçüde atılırlar ve halk sağlığı bakımından önem taşırlar. Veteriner ilaçlarından bazılarının sütte bulunmasına izin verilen miktarları TGKY’nde yayınlanmıtır.

Mikotoksinler
Mikotoksinler içerisinde en önemli grubu oluşturan aflatoksinler sütle de çıkarılırlar; bunlardan AFB1 ve AFB2’nin sütle atılan metabolitleri AFM1 ve AFM2 olarak bilinir. AFB1’in sığır ve koyunlarda yaklaşık %0.1-0.3’ü sütle AFM1 şeklinde çıkarılır; yemdeki toksinin süt toksinine çevrilme oranı (yani AFB1/AFM1 oranı) 66/1’e kadar çıkabilmektedir. Trikotesenler ve zearelenon da sütle çıkarılırlar. Yemde 2 ppm miktarında bulunan T-2 toksin sütte 0.4–6.4 ppb arasında kalıntıya neden olur. Zearalenon ineklere 5 g miktarda verildikten sonra sütle yaklaşık 76 saat süreyle zearelenon, 108 saat süreyle b-zearelenol şeklinde çıkarılır. Koyunlara 1.8 g miktarda verilen zearalenon süte 1-2 ppb miktarda geçebilir; bu düzeyde toksin içeren sütü emen yavrularda ise 10 gün içinde östrojenizm belirtileri ortaya çıkar. Bitkisel maddelerBitkilerin yapısında bulunan etkin-zehirli maddeler sindirim kanalından emildikten sonra kan dolaşımında serbest, proteinlere bağlı ya da lipidlerle birlikte bulunurlar. Zehirli bileşikler meme bezi hücresi zarlarını genellikle basit diffüzyonla geçer. Bitkisel kökenli zehirlerden özellikle alkaloidler süte daha daha fazla geçme eğilimindedirler; sütün pH’sının (pH 6.5) plazmaya göre daha asidik yapıda olması alkali özellikteki bu maddelerin süte basit diffüzyonla geçişini kolaylaştırır. Asidik nitelikteki bitkisel zehirlerin süte geçmeleri daha sınırlıdır. Vücttaki yarı-ömrü uzun ve yağda kolay çözünme durumu da süte geçişi kolaylaştırır.

Süte geçebilen doğal bitkisel maddeler ile bunların etkin unsurları aşağıdaki Tablo’da verilmiştir.

 

Tablo. Süte geçebilen doğal bitkisel maddeler ve etkin unsurları.

Etkin madde Bitki grubu
Tremetol /tremeton Eupatorium rugosum ve Happlopappus heterophyllus
Pirrolizidin alkaloidleri Echium, Senecio, Heliotropium, Crotalaria, Trichodesma, Amsinckia, Festuca, Symhytum ve Cynoglossum türleri
Glikozidler Cruciferae familyasından birçok tür ile, Brassica, Nasturtium, Lemnanthes, Raphanus, Amoracia ve Thlaspi türleri
Piperidin alkaloidleri Conium, Nicotiana, Lobelia, Pinus, Cassia, Lupinus, Collidium ve Carica türleri
Quinolizidin alkaloidleri Lupinus, Cystisus, Laburnum ve Thermopsis türleri
İndolizidin alkaloidleri Astragalus, Oxytropissenecia türleri ile Swainsona canescens, Rhizoctonia leguminicola ve Castanospermun australe
Kolşisin Colchicum autumnale
Selenyum Astragalus ve Stanleya türleri
Ptaquilosid Pteridium türleri

 

Eupatorium rugosum ve Happlopappus heterophyllus: Bu bitkilerde bulunan tremetol veya tremeton süte geçerek, süt emen hayvanlarda ve tüketici insanlarda zehirlenmelere sebep olur; bu maddeler vücutta önce stokrom-P450 ile etkinleştirilir. Hayvanlardaki zehirlenme trembles diye bilinir ve titremelerle seyreder; insanlarda ise aşırı zayıflama ile belirginleşen bir zehirlenmeye yol açar. Eupatorium rugosum özellikle güney ve orta batı Amerika’da yaygın şekilde bulunan, bir yıllık, gölgelik ve ormanlık alanlarda, nemli bölgelerde yetişen bir bitkidir. Happlopappus heterophyllus’da yine benzeri etkin maddeler içeren, özellikle güney batı Amerika’da yaygın şekilde bulunan, dik, çalı tarzında, dallanmamış ya da çok az dallanmış, sarı renkte çiçekli bir bitkidir. Pirrolizidin alkaloidleri: Bileşikgiller ailesinden (Compositae) çok sayıda bitkide (Senecio, Crotalaria, Helitropium, Trichodesma, Amsinckia, Echium, Symhytum, Cynoglossum ve Festuca türlerinde) pirrolizidin alkaloidleri diye bilinen etkin maddeler bulunur. Süt hayvanları tarafından tüketilen bu bitkilerin etkin unsurları az miktarda süte de geçerler. Bu maddelerin karsinojenik ve karaciğere yönelik zehirleyici etkilerinin olması, geçiş sınırlı da olsa, halk sağlığı bakınından önemli kılmaktadır.Glikozidler: Bunlardan özellikle Haçlıgiller ailesindeki (Cruciferae) bitkilerde bulunan etkin maddeler (izotiyosiyanatlar, progoitrin gibi) önem taşır. Bunlar içerisinde insan ve hayvan sağlığı yönünden önemli grubu Türkiyede de yaygın şekilde bulunan Brassica türleri (kolza, hardal, turp gibi) oluşturur. Bunun yanı sıra, yine bu grupta Limnanthes, Nasturtium, Raphanus, Amoracia ve Thlaspi türleri de yer alır. İnsanlarda glikozid içeren sütlerin tüketilmesi sonucu özellikle tiroid bezinde aşırı büyüme şekillenir.Piperidin alkaloidleri: Bu grup maddeleri içeren çok sayıda bitki türü mevcuttur. Bunlar arasında en çok bilineni Conium maculatum’dur. Maydanozgiller ailesinden (Umbelliferae) bir bitki olan Conium maculatumun tüm kısımlarında koniin bulunur; diğer alkaloidler de (psödokonhidrin, konhidrin, konisein, N-metilkoniin gibi) vardır. Bunlar daha çok iskelet kaslarına yönelik bozukluklara neden olan son derece zehirli maddelerdir. Teratojenik etkileri de vardır. Quinolizidin alkaloidleri: Bu grupta özellikle Lupinus grubu bitkiler önem taşır. Bunun yanı sıra, Cystisus, Laburnum, Thermopsis türü bitkiler de aynı grupta değerlendirilir.

Diğer bitkisel maddeler: Yukarıda belirtilen bitkiler ve etkin maddeler yanında, süte geçen diğer bazı bileşikler de vardır. Bunlardan etkin madde olarak indazolin alkaloidi içeren bitkiler Rhizoctonia leguminicola, Castanospermum australe, Swainsona canescens, Astragalus türleri, Oxytropisserecia süte geçme özelliği taşıyan etkin maddeler içerirler. İnsanlarda ve süt emen hayvanlarda hareketlerde uyumsuzluk, aşırı zayıflama, başını sallama, gözlerin sabit bakar şekilde olması, kronik olaylarda ölümle seyreden zehirlenmelere yol açarlar. Bunun yanı sıra, indol ve b-metilindol, kolşisin, Astragalus ve Stanleya türü bitkiler, Allium türleri, Pteridium aquilinum, Euphorbiaceae ailesindeki bitkiler de içerdikleri etkin maddeler ile bu yönden önem taşırlar. Bitkisel maddelerin Türkiye’deki dağılımı: Buraya kadar verilen bilgilerden de anlaşılacağı gibi çok sayıda bitkisel madde, içerdikleri etkin unsurlarıyla süte geçebilmekte, burada yoğunlaşarak süt emen yavru hayvanlar ve tüketici konumundaki insanlar için zehirlenme riski doğurmaktadır. Bu bitkilerden Eupatorium rugosum, Happlopappus heterophyllus, Senecio, Crotalaria, Heliotropium, Echium, Amsinckia, Symhytum, Cynoglossum officinale, Festuca, Conium, Lupinus, Amoracia, Brassica, Limnanthes, Nasturtium, Raphannus, Thlaspi, Astragalus, Stanleya, Xylorrhiza, Aster, Crucitacea, Atriplex, Machaeranthera, Cysticus, Pteridium aquillinum ve Euphorbia türleri süte geçebilen etkin maddeleri ihtiva eden bitki çeşitlerini oluşturur. Bunlardan çoğu, birçok alt türü ile birlikte ülkemizde de yetişmekte, bu şekliyle sürekli maruziyet riski taşımaktadırlar. Bu bitki türleri arasında Türkiye’de bulunanların bölgelere göre dağılmaları da aşağıdaki Tablo’da gösterilmiştir.


Tablo. Süte geçebilen bitkisel zehirlerin Türkiye’deki dağılımı.

 

Bitki ailesi

 

Türü

 

Dağılım yerleri

Sütleğengiller
Euphorbiaceae

Euphorbia türleri (Sütleğenotu)
Mercurialis annua (Yer fesleğeni)
M.ovata
M.perennis (Çokyıllık köpek lahanası)
Ricinus communis (Hint yağı ağacı)

Yaklaşık 60 türü Türkiye’de yayılmıştır
İstanbul, Ankara, Trabzon, İskenderun, Bursa
Manisa, Bursa, Zonguldak
Marmara, Karadeniz
Batı ve Güney Anadolu

Hodangiller
Boraginaceae

Echium türleri (Engerekotu)
Cynoglossum officinale (Köpekdili)
Heliotropium eurapaeum (Bambulotu)
Symphytum türleri (Karakafesotu)

Marmara ve Anadolu’da çok yaygın
Doğu Anadolu, Karadeniz
Marmara, Karadeniz, Doğu Anadolu
Marmara, Karadeniz, İç Anadolu

Maydanozgiller
Umbelliferae

Conium maculatum (Baldıranotu)

Özellikle Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerler olmak üzere, harabeler, yıkıklar, rutubetli dere ve yol kenarlarında yetişir

Haçlıgiller
Cruciferae

Brassica türleri (Yabani hardal, şalgam, kolza)
Nasturtium officinale
Raphanus landra
R.odessanus
R.raphanistrum (Yabani turp)
R.sativus (Turp)
Thlaspi türleri

Türkiye’de yaygın şekilde bulunan 7 türü mevcut
İstanbul, Bursa, İzmir Samsun, Bitlis, Hakkari
İstanbul
Trabzon
Antalya
Türkiye’nin her yerinde
Türkiye’de yaygın şekilde 19 türü var

Baklagiller
Fabaceae
Leguminosae

Lupinus türleri (Acıbakla, delice
bakla, gavur baklası, kurtbaklası)

Akdeniz, Ege ve Marmara’da 5 türü var

Astragalus türleri
Cystisus acutangulus
C.procumbens
C.scoparius
C.villosus

Türkiye’de yaygın şekilde birçok türü vardır
İç Anadolu, Beypazarı
Antalya, Kastamonu
İstanbul
Aydın

Bileşikgiller
Compositae

Aster türleri (Saraypatı, yıldızçiçeği)
Senecio türleri (Kanaryaotu, küllüce)

Süs bitkisi
Adana, Marmara, Doğu Karadeniz

Ispanakgiller
Chenopodiaceae

Atriplex türleri (Kara pazı)

Türkiye’de 11 türü yaygın şekilde bulunur

Eğreltiotugiller
Polypodiaceae

Pteridium aquilinum

Kuzey Anadolu’da İstanbul’dan Rize’ye kadar olan bölgede yaygın şekilde, Batı’da ise İzmir ve Aydın da rastlanır

Zambakgiller
Liliaceae

Colchicum türleri (Acıçiğdem, karçiçeği)

Bitkinin 6 türü bütün Türkiye’de yayılmıştır

 

Kaynak:

Editörler: Sezai Kaya, İbrahim Pirinçci, Ali Bilgili. Veteriner Hekimliğinde Toksikoloji. Medisan Yayınevi: 2002 (2.Baskı). ISBN Numarası: 975-7774-50-2